10 Mart 2016 Perşembe

Bitmeyecek Öykü - Michael Ende ve Fantastik Kitaplar / Fantastik Edebiyat Nedir?

23 Nisan yazımda okuma serüvenimden bahsederken Fantastik Edebiyat'ın hayatımda önemli bir yere sahip olduğundan bahsetmiştim. Peki nedir bu fantastik? Modern anlamda Tolkien ile başlasa da aslında masalların mitolojinin ve destanların tarihi kadar eskidir. Üzerinde Tanrıların, anka kuşundan ejderhalara binbir çeşit yaratığın dolaştığı, hayatın bambaşka aktığı büyülü dünyalarda uzun bir yolculuk, türlü maceralar ve aslında bizden bu dünyadan hayatlar anlatılır. Olayın içine katılan doğaüstülük onları gerçekten bütün bütün uzak kılmıyor. Tolkien'in serisinde geçmişte büyük devletler kurmuş sonrasında devletlerini hırsları yüzünden kaybedip darmadağın olmuş cüceler Yahudilerden, Zaman Çarkı'nın Aielleri, Dune serisinde Dune'un yerli halkı Türklerden, Weis Hickman'ın yakın dönemde çıkardıkları Ejderkemikleri serisi gibi bir çok fantastik kitaptaki barbarlar viking ve İskandinav milletlerinden esinlenilmiştir.



"Elbette ki o otlar vücuda refleksleri zayıflatıp bedensel uyumu tamamıyla yok etmeye kadar uzanan bir çok açıdan zarar veriyor. Fakat daha önemlisi ruhu iki ayrı açıdan zarara uğratıyor olmaları. Birincisi geçmişi bulanıklaştırıp iyi ya da kötü tüm anıları zihinden silmeleri, ikincisi ise gelecek hakkında her türlü düşünceyi ortadan kaldırmaları. Sarhoşluk veren maddeler sarhoş olan kişiyi şimdiki zamana hapsediyor, gelecek kaygısı ve geçmişi gözden geçirme yetisi olmaksızın kişiyi o ana ve o mekana mahrum bırakıyor. İşte tuzak burada. Fiziksel zevkleri kaygısız ve kayıtsızca tatmin etme çabasına yol açan bozguncu bir bakış açısı. Sarhoş olmuş bir kişi akla gelebilecek en pervasız hareketi dahi yapmaya yeltenebilir çünkü sağduyusu ve hayatta kalma güdüsü bile zayıflamıştır. "

Yukarıdaki kısım bir deneme yazısından, makaleden ya da klasik bir yazardan değil yakın zamanda İthaki yayınları tarafından tekrar basılacak olan Drizzt serisinden Dünyanın Omurgası kitabının başlangıcında karakterin yazdığı günlükten bir alıntı. Alem fantastik olsa da alkol orada da aynı gördüğünüz gibi. Dostluğunun bozulmaması için sevdiği kadından bile vazgeçtiği bir insanın Wulfgar'ın kendini dağıtışını anlatır o kitapta. Narnia Günlükleri Dünya Savaşının gölgesinde bir gerçek dünyadan fantastik aleme açar kapısını. Fakat karakterler görürler ki orada da bir savaş vardır. Tolkien kitaplarında ağaçların kesilmesini, doğal güzelliğinin yerini bir sanayinin mekanik ruhsuzluğunun almasını anlatmıştır. Kral Katili Güncesi kadınlar üzerine bir okuma olarak ele alınabilir zira karakterin karşılaştığı her bir kadının farklı farklı hikayesi vardır. Yani sadece bizden milletler eklenmemiştir oradaki her bir kahramanın acıları bizdendir, sorunları bizdendir. Tüm o büyülü maceraların içinde sembolik olarak anlatılan bir mesaj da vardır. Fantastik edebiyat gerçekten kaçış olduğu kadar gerçeğin ta kendisidir. Yazara o dünyanın tanrısı olma imkanı da sunar. Martin'in serisi gibi karakterlerin bir anda ve çok basitçe ölebildiği sert bir dünya ile hayatın acımasızlığını anlatabilirsiniz ya da Tolkien gibi nefret ettiğiniz sanayi toplumu ülkesini ağaç adam entlerin ayakları altında ezebilirsiniz. Harry Potter serisinin altıncı kitabında, filminde maalesef aşkı öne çıkarmaya çalışan yönetmenler sağ olsun kırpılan kısımda -umarım bir gün biri çıkar ve Voldemort'un hayatını ayrı bir film yapar- Hitler'den esinler taşıyan faşist bir diktatörün sevgiden büyümesini görüyoruz. Böyle birini alt edebilecek tek kişi olan Harry ise kendini feda eden annesinin büyülü korumasıyla hayatta kalıyor. Daha sonra onun sevgisi de dostlarının üzerine kalkan oluyor. Ölümü bile alt edebilecek büyülü korumanın sevgiyle şekillenmesi, ruh emicilerin yine mutlu anılardan beslenen patronuslarla def edilmesi yazarın vermek istediği sosyal mesajı da ortaya koyuyor fazlasıyla.

İşte tüm bu nedenlerle fantastik - bilim kurgu edebiyatı benim için klasikler kadar önemlidir ve kitaplığımın en geniş kısmı onlara ayrılmıştır. Michael Ende'nin hayatıma keşke çok daha önce girebilseymiş dediğim Bitmeyecek Öykü kitabının baş karakteri Bastian Balthasar Bux asosyal, okulundakiler tarafından dışlanıp ezilerek yalnızlaşmış, hayata karşı umudunu kaybetmiş, yaşamın zorluklarının ağırlığından yorulmuş ve tek tutkusu kitaplar olmuş bir karakter. Eline büyülü bir kitap geçiyor ve okumaya başlıyor. Kitap, Kral Katili Güncesi ya da Binbir gece masallarında olduğu gibi çerçeve stilinde yazılmış. Bastian kitabı okurken ara sıra duruyor, yemek arası veriyor, yorumlar yapıyor, duygulanıp ağlıyor, heyecanlanıyor... Yani bir kitabı birlikte okumuş aynı hisleri birlikte paylaşmış gibi oluyoruz. Hiçliğe sürüklenen fantazya anlatılıyor kitapta ve bunun sebebi ise gerçek dünyanın insanlarının hayal kurmaktan, çocuk olmaktan vazgeçmesi.

"Onlar insanların kafalarında kuruntulu düşünceler olurlar, gerçekte korkacak bir şeyin olmadığı yerde korku hayalleri olurlar, insanları hasta eden şeylere düşkünlük, umutsuzluğa hiç neden yokken umutsuzluk ögeleri olurlar."

"İnsanlar Fantazya'dan ve buradan giden her şeyden nefret eder ve korkarlar. Onu yok etmek isterler. Ve bilmezler ki böyle yapmakla insan dünyasına hiç durmadan kan yalan selini kabartmaktadırlar - orada yaşayan ölülerin yalanı varlığını sürdürmek zorunda kalan ve çürümüş kokularıyla insanların ruhlarını zehirleyen bu tanınmaz olmuş Fantazya varlıkları akınını. Bunu bilmezler. Eğlenceli değil mi?"

İnsanların hayallerden kopması fantazyayı hiçliğe sürüklüyor. Fantazya'da yok olan kahramanlarsa gerçek dünyada yalanlara, umutsuzluğa dönüşüp insanların ruhlarını zehirliyor. Tıpkı insanı özgürleştirmesi beklenen modernizmin, bilimin insanları karanlığa sürüklemesi gibi. Düşünüp baktığımızda ne kadar doğru. Çocukluğun hayallerinden uzaklaşan o yetişkinler nasıl da karanlığa düşüp yitip gidiyorlar. Hayallerden vazgeçiş bilmeden onları nasıl da zehirliyor. Fantazya'nın ve dünyanın kurtuluşu ise Bastian'ın fantazyaya gelmesi orayı yeniden şekillendirmesi ve insanların oraya yeniden gelmesini sağlamasına bağlı. Ama işin ucunu kaçırıp tamamen hayallere büründüğünde ise hayali dünya ondan gerçeğe dair her şeyi bir bir almaya başlıyor. O dünyada sıkışıp kalma noktasına getiriyor. Böylece hayallerden kaçmak kadar onların içine gömülmenin de zararlı olduğunu görüyoruz. Dünya bu yüzden deliren, intihar eden bir çok insanla dolu. Bunun dengesini kurabilecek olgunlukta olursak ve satır aralarını doğru okursak her bir anlatı insana çok şey kazandıracaktır. Fantazya bitmeyecek öyküdür, hayallerimizdir. Bundan bir yıl önce "Gerçek bir hastalık mıdır?" demiştim. Bu kitabın anlattıklarının ışığında diyebilirim ki fantazya hem bu hastalığın reçetesi hem de denge tutturulamazsa kendi başına bir hastalıktır. Hayalleriniz sizin bitmeyen öykünüz olsun.

5 yorum:

  1. Sevgili Lord, ben de tam tersine bu fantastik edebiyatı hiç sevemedim. Ende'nin Momo'sundan sonra bir heves Bitmeyecek Öykü'yü aldım. Birçok kez okumaya zorladım kendimi. Yok, olmuyor .

    Bıraktım geri. Onu da bilmeyivereyim diyorum. güzel bir rastlantı oldu senin yazmış olman. Eline sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fantazya o kadar geniştir ki aslında herkesin seveceği bir fantastik kitabın mutlaka bulunduğunu düşünüyorum. Mesela bana vampirler, melekler, genç yetişkin edebiyatına kayan bol romantizmli fantastikler hiç güzel gelmez. Elime aldığım ilk fantastik bu tip kitaplardan olsaydı asla türü bu kadar sevmezdim. Ama Harry Potter ile başladım ve her yeni kitapla benimle birlikte büyüyen gelişen bir seri okumak enfes bir serüven oldu. DnD romanları, Tolkien Zaman Çarkı gibi serilerse içlerindeki o ortaçağ havasıyla beni kendine çekti.

      Sil
  2. Fantastik edebiyatı çok severim, çocuklarım da çok seviyor neyse ki, onlarla paylaşmak harika :) En çok da nesini severim biliyor musun, en umutsuz anlarda, tamam artık kurtuluş yok derken onlar yine de maceralarına devam ederler ve devam edecek gücü bulanlar her zaman bir çözüme kavuşurlar... Yüzükleri Efendisi, Ejderha Mızrağı, Kral Katili Günceleri, Yedinci Kapı, Farseer Serisi, Unutulmuş Diyarlar tekrar tekrar okumaktan keyif aldığım ve çocuklarıma bir çok şeyi öğretirken faydalandığım seriler. Keşke herkes okusa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten çok değerli seriler okumuşsun. Zaman Çarkı okumuş muydun? Okumadıysan kesin başlamalısın. Seveceğine eminim.

      Sil
  3. Güzel açıkladın sana katılıyorum, fantastik kurgu eserlerin zaman kaybı olduğunu düşünenlerin aksine ben de çok değerli olduklarını düşünüyorum. İnsanları özgürleştirmesi beklenen modernizmin karanlığa sürüklemesi, derken güzel bir bakış açısı yakalmışsın. Gerçekten de hayallerden vazgeçmek insanı zehirler. Güzel bir yazıydı.

    YanıtlaSil