14 Mayıs 2015 Perşembe

Alacakaranlık - Max Horkheimer / Kapitalizm Alıntıları

* İhtiyaç duyulan ideolojiler ne kadar hızlı geliştirilirse o kadar sert yöntemlerle korunmaya mahkumdurlar.

* Engizisyon karşıtları için alacakaranlık gün doğumudur. Kapitalist alacakaranlığı ise günü batırmaya ve insanlığı gerçekte tehdit eden geceyi başlatmaya gerek duymaz.

* Evlerin pencerelerini tamamıyla açabilen tek bir rüzgar biliyorum: Keder

* Sistemler küçük insanlar içindir. Büyük insanların sezgileri vardır. Akıllarına gelen numaralara oynarlar. Sermaye ne kadar büyükse, hatalı sezgileri düzeltme şansı o kadar yüksektir.

* Kapitalist düzen hangi kademede olursa olsun, tepedekilerle aynı veya benzer yaradılışa sahip insanlara hep daha büyük fırsatlar tanıyacak biçimde yapılanmıştır. Yukarıda sömüren kişiyle sömürme biçimi arasında ilişki kurulabilirken aşağı kademelerde insanlık dışı nitelikler doğrudan kişinin kendisinde gözlenmektedir.


* Bütün başlangıçlar zordur. Çoğu insan daha iyi bir yaşam fırsatını, hayata yeni bir sayfa açabilme şansını sadece bir kere yakalayabildiğinden her şeyi yüzüne gözüne bulaştırır sefaletinden bir türlü sıyrılamaz. Yaş ilerledikçe yeni başlangıçlara atılmanın giderek daha da zorlaşması ve şanslı ortamda doğmamış ya da genç yaşta böyle bir fırsatı yakalayamamışların ömür boyu bundan mahrum kalmaları bu işi daha da imkansızlaştırır.

* Eğer atasözleri gibi genelleme yapmaktan çekinmiyorsak vaktin nakit değil, naktin vakit hatta sağlık, şans, aşk, zeka, saygınlık, huzur olduğunu söyleyebiliriz. Zamanı olanın parası da olduğu lafı yalandır. Salt zamanla para kazanılmaz ama parayla zaman kazanılır.


* Millet ve din söz konusu olduğunda kimse laubalilikten hoşlanmaz. Bu nedenle belki sen şu an için liberal bir ülkenin vatandaşı olarak marksizmin ekonomi kurumlarını korkmadan savunabilirsin. Önemli bilginler hatta politikacılar ve ülkenin büyük sanayicileri hakkında istediğin gibi atıp tutabilirsin. Ama tanrı ya da alman vatanına diz uzatır ve insanı bu uğurda şehit düşmeye hazır olmaları beklenilen anavatan onurunu zedelersen vay haline. İşte o zaman bu kavramların kapitalizm için nasıl bir dokunulmazlığa sahip olduğunu en iyi sen anlayacaksın




* Sen sen ol ve toplumsal yardım konusuna “ya hep ya da hiç” olarak yaklaşan birine sakın kanma. Bu gerçekte yardım etmek istemeyenlerin ve münferit durumlarda sorumluluktan kaçarak büyük laflara sığınanların daimi yalanıdır. Onlar insancıl olmayışlarını bu biçimde rasyonelleştirir. Onlarla dindarlar arasında bir benzerlik vardır. Her ikisi de birinin çaresizliğine seyirci kalırken vicdan azabı çekmez. Zira onlar “daha ulvi” misyonlar için vardır.



* Herkes bir gün ölecek. Tabii ki bunu kimse yadsımaz. Ama herkesin aynı şekilde ölmediği bir gerçektir. Hele bir de zenginlerin binbir çeşit yolla ömürlerini uzatabildiklerini düşününce. Varsayalım ki on dört içinde şu ya da bu biçimde öleceklerin geride bırakacakları yakınlarına ömür boyu düzgün beslenme ve giyim vaatlerinde bulunulduğunu düşünelim. Bu durumda dünyanın her yerinde sadece intihar istatistikleri fırlamakla kalmayacak, hatırı sayılır miktarda bir çok insan kadın ya da erkek stoacılığa yakışır biçimde gönül rahatlığıyla intihar edecektir. Şimdi bir değerlendirin. Milyonerin ölümüyle proleterin ölümü bir olabilir mi? Ölümden sonra neler oluyor bilmiyorum ama ölümden önce olan bitenler kapitalist sınıf toplumlarında gözler önünde alenen cereyan ediyor.  

* “Kim ne yaparsa yapsın beni ilgilendirmez ama ben mal varlığımı ve gelirimi riske atmam” çekincesi sanki bu hanımların ve beylerin seyahat etme aşk yapma siyaset yapma spor yapma çocuk yetiştirme, kitap hakkında konuşma alışkanlığının bir neticesidir. Bu nedenle etrafları onları tanıyan herkes bilir sınırsız bir can sıkıntısı ortamıyla çepeçevre kaplanmıştır. Sonuçta bu çevre içerisinde olan bitenler kimsenin umurunda değildir. Zira senaryo baştan bellidir. Güdüleriyle baş başa kaldıkları ve insan oldukları ortam kendi “özel” ortamlarıdır. Bu nedenle de sadece kendileri için yaratılmıştır. Gerçek hayatla yüzleştikleri an ise insan olmaktan çıkarak sermayelerinin ve gelirlerinin fonksiyonları olurlar. Büyükler için geçerli olan küçükler için de geçerlidir. İşini kaybetmemek için küçük memurun dünyası da zamanla aynı şekilde dönmeye başlar. Kendi kararlarından, özgür düşüncelerinden eninde sonunda vazgeçmek zorunda kalır.

* Büyük burjuva ile temas halindeyken bilhassa da belirli bir grubuyla. Asla ricada bulunmamalısın. Onların sınıfına aitmiş gibi davranmaya çalışmalısın. Kötü davranarak hep daha çok şey elde edersin. Çünkü bu onlara aşağıladıkları ya da en azından her şeyi geri çevirme eğilimi gösterdikleri emir kullarını ve bağımlı olanları anımsatır. Onlar çocukluktan beri vicdan azaplarını egemen oldukları sınıfa karşı zorbaca davranarak bastırmaya çalışmışlardır. Ve işte sen onlaran uzaktan da olsa yanlış bir izlenim yaratırsan o zaman vay haline eğer bir şeyler elde etmek istiyorsan tıpkı onlardan biriymiş gibi omuzlarına vurabilmelisin. İstediğini almana izin verirlerse asla teşekkür etmeyeceksin şayet onlarla ilişkin devam etsin istiyorsan. Büyük burjuvaların ortamında tamamen özgür ve doğal davranabilme sanatı yetenekli birinin yükselmesine imkan tanıyan sadece birkaç yoldan bir tanesidir.

  

2 yorum:

  1. Kitap tam benlik kesinlikle okuyacağım! Okumadıysan Tembellik Hakkı diye bir kitap var onu da tavsiye ederim. Yine böyle kapital temalar..

    YanıtlaSil