8 Haziran 2015 Pazartesi

Durarara - Kitle ve İktidar - Şifrepunk / Kitle Ruhu ve HDP

Durarara!  animesinden daha önce internetin yeni bir alttan küreselleşme yolu olması bakımından bahsettim. Sistem sendikaları büyük ölçüde parçalamış, mesleki rekabet ortamı ve neoliberal çalışma politikaları sayesinde insanlara kaybedecekleri çok şey verildiğinden kendisine muhtaç etmişti. Borçlandırma yoluyla sağlanan gönüllü kölelikten bahsetmiyorum bile. Böyle bir ortamda insanlar hala kitlelere ihtiyaç duydular. Bu yüzden interneti yarattılar. Animede bu durum Dollars örgütü ile anlatıldı. Bir çok farklı derdi, yaşamı olan dollars üyeleri giderek kontrolsüzce büyüdü. Birbirleriyle kurdukları bağlar sayesinde animede pek çok kez istediklerinde neler yapacaklarını gösterdiler. Bundan etkilendiğimi daha önce de belirtmiştim. Çünkü bu tıpkı kapitalizmin her zaman kendini yeniden üretmesi gibi karşıtı da sovyetlerin çöküşünün ardından farklı bir biçimde kendini yeniden ürettiğini gösteriyordu. Peki ama neden? Cevabı nobel ödüllü yazar Elias Canetti'den dinleyelim.




"İnsanı bilinmeyenin dokunuşundan daha çok korkutan hiçbir şey yoktur. İnsan kendisine değen şeyi görmek ve tanımak hiç değilse sınıflandırmak ister. Yabancı herhangi bir şeyle fiziksel temastan her zaman kaçınma eğilimindedir. Karanlıkta beklenmedik bir dokunuşun sebep olduğu korku paniğe kadar varabilir. Üzerine giydikleri bile yeterli bir güvenlik duygusu vermez. Giysileri yırtmak ve kurbanın çıplak, yumuşak savunmasız etini delmek kolaydır.



İnsan bu dokunulma korkusundan yalnızca kitle içinde kurtulabilir. Korkunun karşıtına dönüştüğü tek durum budur. Bunun için insan yoğun bir kitleye gereksinme duyar. Kendisine “yaslananın” kim olduğunu artık fark etmemesi için bu kitle fiziksel bakımdan da yoğun ve sıkışık olmalıdır. İnsan kendini kitleye bırakır bırakmaz artık kitlenin dokunuşundan korkmaz olur. İdeal durumda kitle içinde herkes eşittir. Kitle içinde cinsiyet dahil hiçbir ayrımın önemi yoktur. Kitlenin içinde kendisini iten her kimse o da kendisi gibi biridir. Onu kendisini duyumsuyormuş gibi duyumsar. Birdenbire her şey tek ve aynı bedende oluyormuş gibi olur. Belki de kitlenin yoğunlaşmaya çalışmasının nedenlerinden biri budur. Kitle her bireyi dokunulma korkusundan mümkün olduğu kadar bütünüyle kurtarmak ister. İnsanlar birbirlerine ne kadar kuvvetli yaslanırlarsa birbirlerinden korkmadıklarından o kadar emin olurlar. Dokunulma korkusunun bu karşıtına dönüşü kitlelerin doğasında vardır. Rahatlama hissi kitle yoğunluğunun en çok olduğu yerde en çarpıcıdır.  "

Temas... Bizler genel olarak olabildiğince çevrenin temasından kaçmak zorunda hissediyoruz. Geçenlerde bir arkadaşımla bir kafede tavla attık ve tavla bitince bana etrafıma bakmamı söyledi. Gördüğüm bir sürü farklı insanın kendi aralarında birbiriyle çok temasa geçmeden oynadıkları oyunlardı. Eski zamanların kahvelerin ya da köylerde bazen halen birlikte olan bir toplanma mekanı olmaktan çıkmıştı. Bana insanlar buna sosyallik diyorlar dedi. Daha sonra kafamı toplayıp düşündüğümde bu fazlaca ruhsuz gözüktü gözüme. Eski filmlerin bazılarında gazetelerin arkasına gizlenmiş insanları düşündüm sonra. Orada bunu yapmalarının arkasında yatan sebep neydi? Niye evlerinde bir sabah kahvaltısında değil bir bankta değil de insanların arasında? Şimdi onlar değişti akıllı telefonlara bakan insanlar aldı. Bir de kulaklıkla müzik dinlemek. Tüm bunların temelinde yatan korku Canetti'nin bahsettiği şeydi. Temas... Risk toplumunda yaşıyor herkesi terörist ya da katil cani potansiyelinde görmeye mecbur bırakıldık. Ama doğamız temasa ihtiyaç duyuyor bunun için her ne kadar kendi tehlikeleri olsa da kanal olarak interneti kullanıyoruz. Ve internette başlayan kitle hareketleri sonunda kollektif isyanlara dönüşüyorlar. Kitleler yapı olarak tüm bu sınırlara karşı oluşturulmuşlardır. Tek güdüleri daha fazla ve daha fazla büyümek ve bütün sınırları yıkmaktır. Dollars'ın bu kadar hızlı genişlemesinin ardında bu güdü yatar. Dollarsın benzer örneği 4CHAN olmuştu. İnternetten eğlence amaçlı yaptıkları trollemeler ve hacker saldırılarıyla başladılar ve bir dönem Hristiyan dini tarikatlarına karşı da hareketler düzenlediler. Sonrasında internetteki sözlüklere ilgi arttı. Bunlar elbette sosyal medyaya taşındı. Sosyal medyada insanlar birbirlerine daha fazla bağlandılar. Amerika'da Seattle olayları yapıldığında her cinsten, cinsel yönelimden, statüden insan bir kitle olarak sistemin sorumlusu gördüklerine karşı gerçek somut tepkilerini gösterdiler. Onları korkuttular ve gizliliğe zorladılar. Sonra bu dalga dalga Latin Amerika'ya, Avrupa'ya Rusya'ya ve nihayetinde geç de olsa ortadoğuya arap baharı olarak yansıdı. Hepsinin ortak noktası sosyal medya platformlarının kullanılmasıydı. Nitekim sıra gezi olaylarına geldiğinde pek çok bu konuda daha cahil Arap liderin yaptığını yapıp korkarak sınırlandırmaya çalıştı. Vikileaks olaylarının mimarı Jullian Assange "Şifrepunk" kitabında  Mısır'daki olayları şöyle değerlendiriyor.

"Olayların başında Cumhurbaşkan'ı Mübarek'in Mısır çapında interneti kestiğini unutmayalım. Esasında internet kesintisinin devrim için faydalı mı yoksa zararlı mı olduğu tartışılır. Çünkü kesinti yüzünden olup bitenlerden haberdar olmak isteyen herkes sokağa çıkmak zorunda kaldı ve bir kez sokağa çıktıktan sonra artık sokaktasınızdır."

İşte böyle... Gezi olayları da bunun çok benzeri bir şekilde gerçekleşti. Tek fark bizimkiler kısıtlamalara alışıktı. Haber almaya devam ettiler ama olayın reklamı da mükemmel bir şekilde yapılmış oldu. Alevler yayıldı diğer şehirlerde de isyanlara neden oldu. Daha sonrasında iktidar parktaki durduğu çizgiden geri adım atmak zorunda kaldı. Bu adımı da direnişin birlikteliğini bozdu sonunda bu da bir haber olarak yerini aldı. Ölenlerin anısı, ya da yıl dönümü gibi durumlar için tekrardan isyanlar başlatıldı ama o kadar ilgi toplamadı. Devam eden başka çevresel sorunlar da sosyal medyada tepkilere yol açsa da büyük bir etki yine olmadı. İnsanlar klavye delikanlılığına geri döndüler. Dışarıdan yapılan her saldırı onları daha da büyütüyordu ama geri adım atılıp mesele içeriden çözüldüğünde artık eski etki kalmadı. Olaylar böylece kapandı bir anlamda ama etkileri devam etti. Tüm o süreci siyasi partiler lehlerine çevirmek istediler. Yolsuzluk iddialarıyla birleştirerek iktidara karşı nefret söylemi oluşturdular. Ama tüm bu olaylar içerisinde en başarılı siyaseti HDP güttü. Bir kere gezide adını ilk duyuran partiydi. Diğer partiler olaylara biraz geç tepki verince söylemleri pek inandırıcı bulunmamış olmalı. İkincisi Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kazanamayacağı açık olsa bile giren Demirtaş iktidara karşı en sağlam söylemi geliştirdi. Ekmeleddin'in basiretsizliği ortadayken daha iyi bir aday çıkarılmaması da temel olarak yine HDP'ye yaradı. Bu da partinin ikinci reklamını yaptı ve elinde topladığı kitlenin gücünü son seçimlerde eşitlik ve demokrasi söylemleriyle birleştirdiğinde baraj yıkıldı. 

Tüm bunlar tüm diğer partilerin de bilerek ya da kandırılarak ortak olduğu bir tiyatro muydu ve HDP'nin devrimciliği Hayvan çiftliğinin Napoleon'u kadar mı sürecek yoksa gerçekten adım adım gerçekte kim olduğunu gösterip önündeki engellerle savaşan yeni bir Spartacus mü görüyoruz bunu bize zaman gösterecek. Ama şunu söyleyebilirim. Demirtaş kitlenin bu enerjisini kendi söylemleri için mükemmel bir şekilde kullandı. Siyaseti toplumu diğerlerinden çok daha iyi analiz etti ve sonunda iktidara kim gelirse gelsin onlarla masaya eşit şartlarda oturma hakkı elde etti. Belediye seçimlerinde de bu seçimde de tek kazançlı parti HDP oldu. Bunun sonuçlarının ne olacağını ise bize zaman gösterecek.

3 yorum:

  1. Yazına katılıyorum, her zamanki gibi bir sonuç değişmez diyordum ama HDP beni şaşırttı. Bunda sonra neler olacak merakla beklemekteyim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğrusu beni şaşırtmadı. Ama gerçekten takdiri hak ediyorlar. Her türlü eninde sonunda yaşanacak bir andı bu. Ekonomik sıkıntılar doğmasın da başka derdim yok.

      Sil
  2. Selam, mime davetlisin :D http://kronikokur.blogspot.com.tr/2015/06/mim.html

    YanıtlaSil